MYNET- İstanbul Anadolu Başsavcılığı Terör ve Organize Suçlarla Mücadele Büro Amirliği'nin aralarında Dilan ve Engin Polat'ın da bulunduğu 28 şüpheli hakkında yürüttüğü soruşturma geçtiğimiz günlerde tamamlandı.
4 Eylül'de ilk kez hakim karşısına çıkacak olan Dilan Polat, geçtiğimiz günlerde kayınvalidesi Şükran Polat'a yazdığı mektupla gündem olmuştu.
Basın bültenini andıran mektubun sosyal medyada paylaşılması kaos yarattı. Cezaevi yönetimi mektupla ilgili iç soruşturma başlattı.
Normalde mahkûmların gönderdiği mektuplar cezaevi yetkilileri tarafından okunduktan sonra toplanır ve üzerine “Görüldü” damgası vurulur. Dilan Polat'ın üzerinde 'Görüldü' damgası bulunmayan mektubuna karşı ilk olarak cezaevi personelinin savunması alındı. Dilan Polat, cezaevi savcısına yazdığı mektupla ilgili dün bir açıklama yaptı.
“Duygularımı yazdım, paylaşılacağını bilmiyordum”
MedyaRadar'dan Ercan Öztürk'ün haberine göre, Dilan Polat'ın açıklamasında şunları söylediği öğrenildi: “Kimseye mektup yazmadım. Sadece avukatım Haydar Enes Çetinkaya'nın günlüğüne duygularımı yazdım. yazdığım sayfanın birilerine gönderilmesini ve paylaşılmasını istedim.”
HEM SANIK HEM AVUKAT
75 sayfalık iddianamenin 22'nci sanığı Haydar Enes Çetinkaya, “örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla tutuklandı. Dört gün tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan Çetinkaya, Polat eşleri arasındaki günlük iletişimin kaynağı oldu. Dosyada konuşma yasağı olmasına rağmen Dilan Polat ve Engin Polat'la haftanın 7 günü görüştüğü ortaya çıktı.
Dilan Polat'ın yatmadan önce sadece uyumak için koğuşa gittiği öğrenildi. Çetinkaya sabah 08.00'de cezaevine geliyor, akşam 24.00'te evine dönüyor. Dilan Polat günün çoğunu avukatın konferans odasında geçiriyor. Ayrıca Dilan Polat'ın her anını sosyal medyada paylaşan ve dışarıda olup bitenleri Polat'a bildiren kişinin Çetinkaya olduğu belirtildi.
SÖZLERİ DİKKAT ÇEKTİ
Dilan Polat'ın mektubunda, “Bizi haksız yere çocuklarımızdan ayırıyorlar. İddianamede tek bir delil olmadan yargılanıyoruz. Bizim hiçbir suçumuz yok. Bize işkence ve baskı yapıyorlar. Beni burada ölüme terk ettiler.” ” ”